Kardeşimin Hikayesi- Zülfü Livaneli

Kardeşimin Hikayesi- Zülfü Livaneli

Kitap Tanıtımı


Sayfa Sayısı: 330
Doğan Kitap
19 tl

Serenad fırtınasından sonra Livaneliden nefes kesen bir roman

Sakin bir balıkçı köyünde genç bir kadının cinayete kurban gitmesiyle başlar her şey. Dünyadan elini eteğini çekmiş emekli inşaat mühendisiyle genç, güzel ve meraklı gazeteci kızın tanışmasına da bu cinayet vesile olur. Kurguyla gerçeğin karıştığı, duyguların en karanlık, en kuytu bölgelerine girildiği hikâye, daha doğrusu hikâye içinde hikâye de böylece başlar. Modern bir Binbir Gece Masalının kapıları aralanır. Ancak bu kez Şehrazad erkektir. 

Kardeşimin Hikâyesi aşkın mutlulukta ulaşılacak son nokta olduğuna inananları bir kez daha düşünmeye davet eden, aşka, aşkın karmaşıklığına ve tehlikelerine dair nefes kesen bir roman. Her sayfada yeni bir gerçekliği keşfedecek, kuşku ile kesinliğin sınırlarında dolaşacaksınız. 

Mantıksız gibi geliyor ama o sabah uyandığımda tuhaf bir haber alacağımı biliyordum. Karadenizin lacivert dalgalarıyla baş başa kalmış olan bu ıssız köyde geçen her gün birbirinin aynısı olduğu için burada insanların heyecanla konuşacağı olaylara pek sık rastlanmazdı. O günün de ötekiler gibi sessizce akıp gitmesi gerekirdi ama galiba başka şeyler olacaktı. O mahmur sabah saatlerinde bir cinayet haberi alacağımı bilmiyordum elbette ama bir haber gelecekti. Daha yataktan çıkmamıştım, gözlerim kapalıydı, arkalarında fosforlu çizgiler bırakarak yıldırım hızıyla hareket eden mor tavşanları izliyordum. 

Kitap Yorumu

Zülfü Livaneli, romanları otuz dört dilde yayımlanan bir yazar. Aynı zamanda sinemacı, müzisyen ve siyasi kimliğiyle de yakından tanıdığımız usta kalemlerden biri. İstanbul-Ankara-Rusya üçgeninde gelişen olaylar ve ardından bir Karadeniz sahil köyü olan Podima’da son bulan bir hikaye.
   Ahmet, 52 yaşında emekli bir inşaat mühendisidir. Çocukluğunun ilk on yılı İstanbul’da geçmiş, anne ve babasının ölümünden sonra da ikiz kardeşi Mehmet’le anneannesinin yanına Ankara’ya taşınır. Ahmet, inşaat mühendisliği, Mehmet ise elektrik mühendisliği okur Ankara’da. Mezuniyetlerinin ardından önce Ahmet ardından da Mehmet, Rusya’da bir şirkette çalışmaya başlarlar. Rusya’da geçirdikleri zaman iki kardeş için hiç unutamayacakları anlar yaşatır, aşkı da acıyı da tattırır. En nihayetinde de Türkiye’ye dönerler.
 İkisi de Türkiye’ye dönmüş olsalar da ne ülke bıraktıkları gibidir ne de onlar artık eski Ahmet ve Mehmet’tir. Ahmet artık sessiz ve sakin bir hayat isteyip Podima’ya yerleşirken, Mehmet içindeki aşk acısıyla bir yerde kalamamış ülke ülke gezer olmuştur. Türkiye’ye geldiği kısacık anlarda ancak görüşür iki kardeş.
    Ahmet, asosyal ve aşırı takıntılı bir adamdır. Kıyafetlerini sıcaklık derecelerine göre düzenleyen, kimseye dokunamayan biridir. Bu özellikleri de onu insanlardan uzak bir yaşama iter. Hayatında kardeşinden başka, ev işlerini yapan Hatice Hanım ve onun oğlu Muharrem ile komşusunun eşi Arzu vardır.
    Arzu, kendinden yaşça büyük olan Ali ile evli genç ve güzel bir kadındır. Evinin her yerini kitaplarla doldurmuş, hayatını okumaya adayan bu adamın sohbetleri, anlattığı hikayeler onun çok ilgisini çekmiş ve sık sık görüşür olmuşlar.
   Bir gece Ali ve Arzu evlerinde bir davet verirler. İşte olaylar da tam burada başlar. Gecenin sonunda Arzu öldürülmüştür. Peki onu kim öldürmüştür? Ahmet mi? Ali mi? Bebek bakıcıları Svetlana mı? Savcılık konuyla ilgili araştırmasını yaparken olayı takip etmek için İstanbul’dan gelen bir gazeteci vardır. O da Ahmet’in kapısını çalar. O günden sonra ikili arasında tam anlamıyla ilginç bir sohbet başlar. Konuşmanın sonunda gazeteci kız da pek çok şey öğrenir Ahmet’ten hatta ondan kardeşinin hikayesini dinler.
   Ve kitabın sonu… Tam anlamıyla şaşkınlık verici bir son. Merak ögesi ön plandaydı zaten ama olayların böyle sonuçlarını tahmin etmemiştim hiç. En başından sonuna kadar son derece keyifle okuyacağınız bir kitap. Elinize aldığınız anda sayfalar arasında kaybolmaya hazır olun. Akıcı anlatımı ve yalın diliyle bitirmeden bırakmanız zor. Benim gibi düşünen çok anlaşılan ki 250 bin baskıya ulaştı kitap.


Benim puanım ise;

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

BLOG DESIGN BY BİR OTAKUNUN DÜNYASI