Hiç Olmamış Gibi Yapalım- Jenny Lawson


                                                                             Kitap Tanıtımı

                                                                           Sayfa Sayısı: 424
                                                                            Basım Yılı: 2013
                                                                              Dili: Türkçe
                                                                           Yabancı Yayınları
                                                                                Fiyatı: 20 tl


  Bu kitapta her şey var, aklınıza ne gelirse... Ve ne gelmezse!

"Bu kitap şaşırtıcı bir keşifle ilgili; korkutucu biçimde insani anların -sanki hiç olmamışlar gibi yapmayı tercih ettiğimiz anların- aslında bizi bugün olduğumuz kişiye dönüştüren anlar olduklarının keşfi. Hayatımın en iyi hikâyelerini bu kitaba sakladım."

Forbes dergisinin "kadınlara yönelik en iyi 100 internet sitesi" listesinde yer alan bloggess.com ile dünya çapında üne kavuşan çılgın, ironik, komik ve samimi blog yazarı Jenny Lawson'ın hayatından kesitler okurken "bu ne biçim hayat böyle?" diyeceksiniz. 

Son yılların eğlenceli kitabı. Üstelik -neredeyse- gerçek anılardan oluşuyor!

2011 Weblog ödüllerinde finalistlerden biri olan Jenny Lawson'ın anılarından oluşan Hiç Olmamış Gibi Yapalım, Goodreads.com'da aldığı binlerce oyla 2012'nin "en iyi mizah kitabı" seçildi.

"Lawson sizi gülmekten kırıp geçirecek, hatta bazen gülmemeniz gereken durumlar olacak, çünkü cehenneme gideceksiniz bu kahkahalar yüzünden. O yüzden siz bu kitabı okumayın, en mantıklısı bu herhalde."
-Neil Gaiman-


                                                                              Kitap Yorumum


   Kitabın adı ‘Hiç Olmamış Gibi Yapalım’ olsa da hiç olmamış gibi davranmak zor. Hatta çok zor. Bu kadar tuhaf insanı göz ardı etmek imkansız kesinlikle. Jenny bir alem babası bir başka alem, eşi, kayınvalidesi de öyle.
   Her okuduğum sayfa sonunda yok canım daha fazla bir gariplik yoktur dedim ama her sayfada üstüne bir şeyler ekledi. Ama en çok güldüğüm şey kitabın başında bazı kısımlarının doğru olduğunu yazıp altına not düşmesiydi. Haklı kadın hepsi doğru deseydi uğraş dur sonra diğerleriyle.
   Kitabı okuduktan sonra halime resmen şükrettim. Öyle bir babayla ne yapardım bilemiyorum. Jenny’nin neden böyle bir kadın olduğunu anladım okuyunca ama bu kez de babasını merak ettim. Bu noktaya geldiğine göre o neler yaşamış acaba?
   Kitabın kapağıyla ilgili bir şey söyleyemeyeceğim. Çünkü her zamanki gibi harika olmuş. Ayraç konusu ise artık yayıneviyle klasikleşti. Her seferinde çok ilginç ve güzel ayraçlar hazırlıyorlar.
   Bu yaz sıcaklarında biraz gülüp eğlenmek isteyenler hemen başlasınlar derim. Sonra da ne kadar şanslı olduklarını anlasınlar. Zira Jenny’den sonra kendimi dünyanın en şanslı insanı ilan ettim.

Baharat Kokulu Hayatlar- Erica Bauermeister

Baharat Kokulu Hayatlar- Erica Bauermeister

                                                                 Kitap Tanıtımı

                                                                                Sayfa Sayısı: 240
                                                                                 Basım Yılı: 2012
                                                                                     Dili: Türkçe
                                                                                  Martı Yayınları
                                                                                    Fiyatı: 15 tl



   Gözlerini kaldırdığında bakışları Lillianınkilerle karşılaştı.

   Sesi şaşkınlıktan titriyordu; "Ne kadar da büyümüşsün..."

   Henüz sekiz yaşındayken, içine düştüğü bunalımdan kurtardığı annesinin ona söylediği sözlerdi bunlar. O günden sonra Lillianın tek amacı; Mükemmel Fikiri gerçekleştirip açtığı yemek okuluyla kimi yalnız, kimi hayata küsmüş, kimi kendinden vazgeçmiş insanlara hayata umudun penceresinden bakmalarını sağlamak olur.

   Lillian, herkeste olan ama henüz kimsenin fark etmediği bir gizemi paylaşmak için hazırdır artık...

   Bazen eksik, bazen fazla, bazen tam kararında...
   Tıpkı hayat gibi aslında...


                Yorumum              


    Bu konuda ya da tarzda okuduğum ilk kitaptı. İlginç ve değişik geldi bana o bakımdan. Birbirlerinden farklı hayatları, acıları, hayalkırıklıkları olan bir grubun bir araya getirildiği insanlara umut olmuş ve onlara yeni bir pencere açmış Lillian ve açtığı yemek kursu. Onların kursta yaşadıklarına ve zaman zaman da geçmişlerine uzanmak güzeldi. Onlar yemek yaparken o baharatların kokusunu ben de hissettim sanki.
     Kitabın dili ve anlatımı güzeldi. Okuması zevkliydi. Ama bazı yerlerde çok uzun cümleler kurulmuş sonuna gelmeden başını unuttuklarım oldu.
     Getireceğim bir diğer eleştiri de anlatılan hayatların sanki bir kısmı eksik gibiydi. Sonlarının çok iyi bağlanamadığını düşünüyorum. Ama favori karakterim Chloe idi. Onun devamını okumayı çok isterdim. Yine de okuduğuma pişman olmadığım bir kitaptı.


Bu kitaba verdiğim puan ise;

Can Dostum-W. Bruce Cameron

                                                            
     

Kitap Tanıtımı

Sayfa Sayısı:376
Basım Yılı:2013
Dili:Türkçe
Yabancı Yayınları
Fiyatı:19 tl


   Köpekler hakkında bir roman, insan hayatının en derin meselesi olan "Neden buradayız?" sorusuna cevap verebilir mi?
   Can Dostum, bir köpeğin birkaç farklı yaşam boyunca varlığının amacının peşinde koşmasının hikâyesi... 2006da Ulusal Köşe Yazarları Derneğinden En İyi Mizah dalında ödül alan ve 2011de YILIN KÖŞE YAZARI seçilen W. Bruce Cameronın bu iç açıcı ve komik romanı, bir köpeğin pek çok hayatının duygusal ve eğlenceli hikâyesi olmakla kalmıyor, aynı zamanda insan ilişkilerine ve insanla en iyi dostu arasındaki kopmaz bağa köpeğin bakış açısından bir yorum getiriyor.

 "Muhteşem bir kitap. Hem güldüm hem gözyaşlarına boğuldum..."
Alice Walker, Pulitzer ödüllü yazar

"Hayatında bir köpeği sevmiş olan herkes, bu bilgelik dolu, dokunaklı ve çok eğlenceli kitabı okumalı."
Dr. Marty Becker, Good Morning America

"Elimden bırakamadım. Bitirdiğimde, kısa süre önce ölmüş olan köpeğimin bu kitap aracılığıyla benimle konuştuğu hissine kapıldım."
Dina Zaphiris, Animal Planet

"Bir köpeğin komik, büyüleyici ve kesinlikle inandırıcı birkaç hayatının hikâyesi olan bu kitap, reenkarnasyonun olduğuna ve yazar W. Bruce Cameronın bundan önceki hayatında bir köpek olduğuna ikna etti beni. Başka türlü, dört patili bakış açısından hayatı, sevgiyi ve sadakati bu kadar dokunaklı bir biçimde nasıl anlatabilirdi ki?"
Victoria Moran
 "Muhteşem bir kitap. Hem güldüm hem gözyaşlarına boğuldum..."Alice Walker, Pulitzer ödüllü yazar
"Hayatında bir köpeği sevmiş olan herkes, bu bilgelik dolu, dokunaklı ve çok eğlenceli kitabı okumalı."Dr. Marty Becker, Good Morning America
"Elimden bırakamadım. Bitirdiğimde, kısa süre önce ölmüş olan köpeğimin bu kitap aracılığıyla benimle konuştuğu hissine kapıldım."Dina Zaphiris, Animal Planet
"Bir köpeğin komik, büyüleyici ve kesinlikle inandırıcı birkaç hayatının hikâyesi olan bu kitap, reenkarnasyonun olduğuna ve yazar W. Bruce Cameronın bundan önceki hayatında bir köpek olduğuna ikna etti beni. Başka türlü, dört patili bakış açısından hayatı, sevgiyi ve sadakati bu kadar dokunaklı bir biçimde nasıl anlatabilirdi ki?"Victoria Moran

                                                                                          Yorumum



Bugüne kadar okuduğum en ilginç kitaptı Can Dostum. Pek çok kitapta karakterlerin kedileri, köpekleri vardı. Yaşamlarına eşlik ettiklerini okumuştum. Ama bu kez dile gelen köpeklerdi. Hep biz onlara karşı ne hissettiğimizden bahsetmiştik anlaşılan şimdi sıra onlara gelmiş.

Köpeklerden korkan biri olarak ilk etapta dikkatimi çeken bir kitap değildi. Ama kapağı gördükten sonra fikrim tamamen değişti. Kapak resmi ve üzerinde yazılar sayesinde okudum ve de iyi ki okumuşum diyorum. 

Konusu ve karakter seçimi oldukça değişikti ve de etkileyiciydi. Köpeklerin dünyasını irdelemek, onların neler hissettiğini düşünüp kaleme almak bence harika bir fikir olmuş. Kullanılan dili yalın ve akıcı olunca çok keyifli anlar yaşattı bana. Çevirisi de kusursuz yapılmış ayrıca.
Tüm köpekleri sevmiş olsam da Bailey favorimdi onu çok sevdim. Sanırım onun gibi bir köpeğe alışabilirim. Yayınevi sayesinde daha bir hayvan sever oldum sanırım önce kedi sonra köpek. Okudukça daha fazla sempati duyar oldum.
Konusu, karakterleri, dili, çevirisi, kapağı, ayracı kısacası her şeyi çok güzeldi kitabın. Ben çok sevdim. Tarafımdan şiddetle tavsiye edilir.

Sinem Akça-PERİ MASALIM

Kitap Tanıtımı
Sayfa Sayısı: 264
Basım Yılı: 2013
Dili: Türkçe
Yayınevi: Önce Kitap
Fiyatı: 17 tl





Çok sevilen romanı Pamuk Şeker'den sonra Sinem Akça'dan
Yasemin'in hikâyesinin devamını okumaya hazır mısınız?
Öyleyse buyurun sayfalarımızın arasına!
Yasemin'in aklı karışık...
Yasemin çok âşık...
Yasemin bıkkın!
Yasemin kim mi? Tanımıyor olamazsınız!
Otuzlu yaşlarının başındaki her kadın kadar gergin, aşkın hayatındaki yeri konusunda kariyeriyle savaşan her kadın gibi şaşkın Yasemin. Annesiyle yaşayan ve sevgilisinin evlenme teklif etmesini beklerken eski sevgilisini unutmaya çalışan bir kadın o. Yasemin'in yakın arkadaşlarıyla birlikte bu bekleyişe siz de katılmak isterseniz gecikmeyin... Hemen okumaya başlayın.

Yorumum


   Pamuk Şeker’den sonra merak etmiştim bu kitabı. Zira öyle bir yerde bitti ki dört gözle bekletti beni. Güzel vakit geçirmeyi ummuştum zaten ama bu kadar kahkaha atacağımı kesinlikle tahmin etmemiştim.

   Sinem Hanım’la bir kitap sayfasında yazdığı hikayesiyle tanışmıştım ve iyi ki de tanışmışım. Zaten çik-lit okumayı seven biriydim ama Türk yazarın kalemini okumak farklıydı. Sinem Hanım’ın baştan sona devam eden kahkaha garantili diyaloglarını ve birbirinden komik karakterlerini çok beğendim. Hele bir Didem vardı ki onu ne desem anlatmaya yetmez, okumak lazım. Bu kadar güldüğüm bir karakter olmamıştı uzun zamandır. Okurken vaktin nasıl geçtiğini fark etmedim ve kitabın sonuna nasıl geldiğimi hatırlamıyorum. Sonuna geldiğimde çok şaşırdım, beklemediğim şeyler oldu ve gözlerimin dolmasına engel olamadım. Ama yine de mutlu sonlara bayılıyorum.
 Kitabın dili, anlatımı, akıcılığı mükemmeldi. Kapağını da çok beğendim. Umarım yazarın daha pek çok kitabını okuyabiliriz. Mesela Fırat’ın aşık olduğu günleri okumak çok güzel olurdu.

                                                    
     Benim Seçtiklerim


  • Evvelki akşam; daha doğrusu gece saat birde kapıya dayanıp "Benim canım helva çekti, yapsanız da hep beraber yesek," dediği an Didem'i merdivenlerden itip boynunu kırmak ve yapılacak olan helvaya bir anlam kazandırmak isteğiyle doldum taştım adeta.
  • Kapıyı açar açmaz üstüme bir şey atlayıp yüzümü gözümü yalamaya başladı. Didem'in kucağından hangi ara fırladı da yapıştı üstüme anlamadım ki!                                    

    "Bu da ne böyle?"                                                                                                   "Köpek."                                                                                                               "Yemin et."

Mart Menekşeleri - Sarah Jio



Kitap Tanıtımı
Sayfa Sayısı: 336
Baskı Yılı: 2012
Dili: Türkçe
Yayınevi: Arkadya Yayınları



Bir kadının yüreği sırlarla dolu bir denizdir...
Gerçek aşkı yaşadığına inanan ünlü yazar Emily Wilson, kocasının başka bir kadını ona tercih ettiğini öğrenince, hayal kırıklığına uğrar. Tüm bu olanlara rağmen yine de tek bir damla gözyaşı dökmez. Büyük yengesi Bee, Mart ayını Bainbridge Adasında geçirmesi için onu davet eder. Emily ruhunda açılan yaraların iyileşmesi umuduyla, bu teklifi kabul eder. Adanın mistik havasıyla huzuru yakalamaya çalışan Emily, 1943 yılında yazılmış kırmızı kadife kaplı bir günlük bulur. Bu günlük onu geçmişin tozlu sayfalarına hapsolan gerçek bir aşk hikâyesine ve altmış yıllık bir aile sırrına götürecektir...Umudun, hüznün ve pişmanlığın bir arada işlendiği büyüleyici bir roman… İlk kitabı Mart Menekşeleri ile Library Journal En İyi Kitap Ödülüne layık görülen Sarah Jio, insan kalbinin, ne kadar hatalı olursa olsun sevdiklerimizi her zaman affedeceğini eşsiz bir dille anlatıyor.


"Aşk, tarih ve gizem… Daha ne olsun? Mart Menekşeleri, geçmişimizin er ya da geç sürprizlerle karşımıza çıkacağını hatırlatan muhteşem bir roman."
Jodi Picoult

"Tarih, gizem ve aşkın mükemmel bir karışımı… Bu romanı elinizden düşüremeyeceksiniz."
Library Journal









Yorumum

Uzun zamandır okuduğum en güzel kitaptı. Başladıktan sonra elimden bırakmak pek kolay olmadı ve bir gün içerisinde bitti. O gün içinde de bana bambaşka duygular yaşattı, iyi ki almışım iyi ki okumuşum dedirtti.
İlk başladığımda edindiğim izlenim durgun bir hikaye olacağı üzerineydi. Emily’nin kırık kalbini onarmasını ve yeniden yazmaya başlamasını okuyacağımı sanmıştım. Ama yanıldığımı anlamam uzun sürmedi. Bulduğu bir günlük sayesinde, ki bulduğu demek ne derece doğru bilemedim, bambaşka şeyler okudum. Okudukça tahminlerde bulundum ve pek çoğunda da yanıldım. Yanıldıkça daha çok merak eder oldum, sonunu zor getirdim. 
Kitabın konusu çok güzeldi. Anlatımı çok akıcı, çevirisi ise kusursuzdu. Sayfalar akıp gitti resmen elimde. Hatta okurken o adada olmak istedim gözümde canlandı oradaki yaşam. 
Kapak tasarımı ve renklerini çok sevdim. Ayracına ise bayıldım. Bu kitapla ilgili tek pişmanlığım bugüne kadar okumamış olmamdır. Hiç düşünmeden alıp okunabilecek bir kitap. Bu güzel kitap için Arkadya Yayınları’na çok teşekkürler. Sanırım yakın bir zamanda yazarın yeni kitabını da çıkaracaklar. Merakla onu beklemekteyim.


Gülümse Anılara - Camille Noe Pagan




Kitap Tanıtımı

Sayfa Sayısı: 360
Baskı Yılı: 2012
Dili: Türkçe
Yayınevi: Arkadya Yayınları


Hayatta en çok kime güvenirsiniz? Ailenize... En yakın arkadaşınıza... Sevgilinize...
Başarılı editör Marissa Rogers, liseden beri en yakın arkadaşı olan balerin Julia Farrarın adeta gölgesi haline gelmiştir. Julia arkadaşlıkları adına ne istiyorsa, Marrissa da hiç sorgulamadan onu yapar çünkü kendi ailesinden görmediği ilgi ve şefkati arkadaşından görmektedir. Özlemini duyduğu bu hislerin kaybolma düşüncesi ise çekilmezdir.Ancak Julia, talihsiz bir trafik kazası sonucu beyin travması geçirip kısmi hafıza kaybına uğrayınca, iki arkadaşın üstlendiği roller değişir. Marissa, karşısındaki bu yeni Juliaya alışmakta güçlük çekmektedir. En yakın arkadaşının, hafızasını geri kazanmak için Marissanın unutmayı tercih ettiği olayları öğrenmek istemesiyle, Marissa geçmişe farklı bir gözle bakacaktır.Fakat bu durum, onun hem kendini yeniden keşfetmesini sağlayacak hem de içinde yeni bir şüphenin oluşmasına neden olacaktır. Julia Farrar gerçekten onun en yakın arkadaşı mıdır?Affetmeyi ve unutmayı esas alan Gülümse Anılara, öyküsüyle içinizi ısıtacak, verdiği mesajlarla arkadaşlık, dostluk, özgüven gibi değerleri yeniden düşünmenizi sağlayacak bir roman...

"Gülümse Anılara, bizi içine alacak ilginç konusuyla dostluk hikâyelerini seven okuyucuların ilgisini çekecek bir roman."Library Journal



Yorumum


Son derece keyifle okuduğum bir kitap oldu Gülümse Anılara. Kitabın sayfalarında kayboldum resmen. Kimi zaman Marissa ve Julia’nın anılarında kimi zaman da kendi anılarımda. Bana kendi dostluklarımı, ailemi ve anılarımı hatırlatan, okurken beni olduğum ortamdan soyutlayan bir kitaptı. Dili öyle akıcıydı ki sayfaların nasıl bittiğini farkına varamadım son sayfasına gelene dek. Son sayfasına geldiğimde ise neden bitti ki dedim. Bazen Marissa’ya bazen de Julia’ya çok kızdım. Kendimi onların yerine koyup ben olsam ne yapardım dedim. Ve gördüm ki bazen aileler,dostluklar sınanabiliyormuş ve önemli olan da bundan başarıyla geçmekmiş. Bazen arkadaşlarımız için fedakarlık yapmak, bazı şeyleri görmezden gelmek gerekliymiş. Bunun güzel bir örneğiydi bu kitap. Dili, anlatımı,karakter seçimleri ve işlenişleri çok güzeldi. Çevirisi ise mükemmeldi. Hatasız yapılmış. Geçmişe dönüşler arada çok güzel işlenmiş ayrıca. Arkadya Yayınları’na çok teşekkürler bu özenli çalışma için.

İncir Kuşları - Sinan Akyüz



Kitap Tanıtımı

Alfa Yayınları
Şubat, 2012
328 sayfa
16 TL



Sinan Akyüzden Yüreğinize Dokunacak Bir Kitap!



Boşnak Kızın Bir Solukta Okunan Gerçek Hikâyesi...


Çok satan romanlarıyla tanınan ve geniş okur kitlesine sahip yazar Sinan Akyüz yine ses getirecek son kitabıyla okurlarını selamlıyor. Alfa Yayınlarından çıkan İncir Kuşlarında yazar, Bosnalı bir genç kız olan Suadanın gerçek yaşamından yola çıkıyor. Okuru savaşın ve aşkın yakıcı gücüne tanıklığa davet ediyor. Bosna tüm bilinmeyenleriyle ilk kez Sinan Akyüz kalemiyle yazıldı... Sinan Akyüz dünyanın seyirci kaldığı bir soykırımı Suadanın öyküsüyle yeniden gündeme getiriyor. Yakın tarihi edebiyatla buluşturan yazar, aşkın içinde "savaşı ve şiddeti", savaşın içinde de "aşkı ve inancı" ustalıkla harmanlıyor. Bu romanla Bosna Savaşının bilinmeyen bambaşka bir yüzü gün ışığına çıkarken; kitap okuyucusuna sürpriz bir sonla veda ediyor. Arka Kapak... Aynı ırktan geliyorlardı. Aynı dili konuşuyorlardı. Bir tek dinleri farklıydı. Biri Müslüman Boşnak genci, diğeri ise Hıristiyan Sırptı. İkisi de konservatuardaki aynı Boşnak kızına âşık olmuşlardı. Ve bir gün bu iki genç, güzeller güzeli Suadaya aşklarını ilan ettiler. Ancak gençlerden biri aşkına karşılık bulmuş, diğeri ise "Kalbimde iki kişiye yer yok" cevabını almıştı. Takvim yaprakları 6 Nisan 1992yi gösterirken bir bomba düştü beyaz zambakların açtığı yüreklere… Suada patlak veren savaşın estirdiği rüzgârda âdeta savrulan bir yaprak gibiydi. Savruldu, savruldu, savruldu... Sonra da kader onu bir zamanlar hayır dediği genç adamın eline esir düşürdü. Genç adam, o gün ela gözlü çöl ahusuna bakmış "Kader bizi ne inanılmaz bir şekilde birleştirdi, görüyor musun Suada?" demişti. Modern zamanlarda Avrupada yaşanmış bir soykırımda, kadere inananların romanıdır İncir Kuşları... Bu kitap tamamen gerçeklere dayanmaktadır...



Yorumum

Kitapçıdaki raflar arasında gezinirken tesadüfen gördüğüm ve oldukça etkilendiğim bir kitaptan bahsetmek istedim. Adı İncir Kuşları. Yakın tarihte yaşanmış olan Bosna katliamını konu ediyor.
6 Nisan 1992… Pek çoğumuz için sıradan bir tarihken Suada ve diğerleri için bir dönüm noktası olmuş. Mutluluklarına, hayallerine, umutlarına veda ettikleri bir tarih çünkü o. Bosna savaşı ve ardından yapılan katliam ve de ne yazık ki dünyanın buna sessiz kalışı… 
Sinan Akyüz bu kez karşımıza tarihi gerçekleri anlattıkları bu hikayeyle çıktı. Suada ve diğerlerinin o tarihten itibaren yaşadıklarını bizzat Suada’nın kendisinden dinleyip kaleme almış. İnsanın içine işleyen, uzunca bir süre aklından çıkaramayacağı bir kitap İncir Kuşları. Okurken gözyaşlarına boğan hatta zaman zaman isyan ettiren bir hikaye. Yaşanan acı insanın yüreğini burkan cinsten.
Suada, başarılı bir konservatuvar öğrencisi ve müziğe tutkuyla bağlı bir kızdır. Okulda ona aşık olan iki gençten Tarık’ı seçer ve Vukadin’e olamayacağını anlatır. Bosna’da mutlu bir hayat sürülürken bir sabah haberler onlara artık işlerin değiştiğini söyler. Artık Bosna, Sırplar tarafından işgal altındadır. Tüm dünya bunu sessizce izlemekte ve yokmuş davranmaktadır. Yaşanan savaş Suada ve Vukadin’i bir kez daha karşı karşıya getirir ve bu kez Suada’nın hiçbir söz hakkı yoktur maalesef. Hatta ona soru bile sorulmaz. Vukadin’in isteklerine boyun eğmek zorundadır tıpkı diğer Boşnak kızlarının diğer askerlere eğdiği gibi. Savaş bitmiş ve Bosna yenilmiş, yıkılmış, hiç unutamayacağı acılar yaşamıştır. Aradan geçen zaman ne Suada’nın ne de Tarık’ın kalplerindeki aşkı yok edememiş ve hayat onları bir kez daha karşı karşıya getirir hem de hiç umulmadık bir şekilde…
O dönem hakkında çok bir bilgim yoktu ve yaşananları merak etmiştim. Okumaya başladıktan sonra bir sayfa çevirdim ardından gözyaşlarımı sildim. Savaşın kadın boyutunu gözler önüne sermiş yazar. Ne çok yaralanmış ne çok zarar görmüşler meğer. Bitirip de arkama yaslandığımda öfke dolmuştum bu tepkisizliğe bu acımasızlığa.
Yazarın güçlü kalemiyle akıp giden kitap. Dili son derece yalın ve akıcı. Gereksiz ve sıkıcı tasvirlerden de uzak. Konusu ve karakterleri de gayet güzel işlenmiş. Elinize aldığınızda kesinlikle bırakamayacaksınız ve gözyaşlarınız size eşlik edecek.
Şimdi ne zaman bu kitabı görsem ister istemez gözlerim doluyor. Aklımdan çıkaramadığım ender kitaplardan biri. Okuyun derim Suada’nın kederine siz de ortak olun. Hatta savaştan sonra bile devam aşkları görün. Şiddetle tavsiye edilir .

Benim Seçtiklerim 

*Ben hayalperest değil sayende aşkperest oldum. Alev renkli kızıl saçlarından ve su perisi güzelliğinden gözlerimi bir türlü alamıyorum.

*Gönül ağız açınca, dil konuşmaz olur, susarmış.

*Savaş ve gözyaşı Boşnakların uğursuz kaderi olmuştu. Bu uğursuz kaderi biz yazmamıştık ama bu uğursuz kaderin senaryosunu yazanlar ne yazık ki bizi başrol oyuncularından biri yapmıştı. ömrüm boyunca da bu uğursuz kaderin yaftasını boynumda taşıyıp duracaktım. Artık ölülerime dahi ağlayamayan bir ölüye, bir gül olup da gülemeyen birine dönüşmüştüm.

Bu kitaba verdiğim puan ise;

BLOG DESIGN BY BİR OTAKUNUN DÜNYASI