Sadece Seni Sevdiğimi Söylemek İçin Aramıştım
Sayfa Sayısı: 431
Altın Bilek Yayınları
2014
22,5 tl
Kitap Tanıtımı
"Öpmeye doyamayacağım bir kadınla karşılaşmadım."
Su, tez konusu olarak bir telekız olmayı seçti; tanımadığı erkeklerle 6 ay boyunca telefonla konuştu, onların dertlerini dinledi, yol gösterdi, fantezileriyle onları mutlu etti. Konuştuğu erkeklerin kimisi kendine çok güvenliydi. Ama içlerinden birisi (Mert), hiç konuşmuyor sadece Su'nun sesini dinliyordu…
Birkaç konuşmadan sonra; Mert utangaçlığını yavaş yavaş üstünden atmaya başladı, kendinden bahsediyordu; Su ise kuralları gereği kendisi ve hayatı hakkında hiçbir ipucu vermiyor; tıpkı bir telekız gibi davranıyordu…
Gün geçtikçe Mert, hiç görmediği bu genç kadına tutkuyla bağlandı. Onu görmek, ellerini tutmak, teninde ellerini dolaştırmak, kokusunu hissetmek istiyordu… Ama Su, sadece bir oyunun içindeydi; bu gerçek değildi…
Mert'in son sözü ise şuydu: SADECE SENİ SEVDİĞİMİ SÖYLEMEK İÇİN ARAMIŞTIM…
O günden sonra, Su'ya artık ulaşamaz oldu…
Peki ya kader onlara bir şans daha verse, bu kez sesleri değil; gözleri buluşsa, birbirlerini tanırlar mıydı?
"Aynı gökyüzünü paylaşmadığımızı biliyorsun değil mi?"
"Sana kendi gökyüzümü göstermeyi isterdim."
Kitap Yorumu
Sude sosyoloji bölümü son sınıf öğrencisidir. Okulunu bitirebilmek için bir tez hazırlaması gerekir ve zor kadını oynayan kızımız tez için de en zor yolu seçer. Telekızlık yaparak insanlarla konuşmaya, sorularına cevap bulmaya çalışır ki bunun için tam altı ayını harcar. Ancak altı ayın sonunda hiç beklemediği bir sonuçla karşılaşır, insan sadece sesini duyduğu birine aşık olabilir mi?
Mert kendi halinde yaşayan biridir. Biraz utangaç biraz da çekingendir. Birgün tesadüfen eline bir numara geçer ve arayıp aramamakta tereddüt eder. Aramaya karar verdiğinde ise bu kez kararsızlığı konuşup konuşmamakta yaşar. Bir süre sonra çekinliğini atıp konuşmaya başlar. Altı ayın sonunda o numarayı bir kez daha arar ve kurduğu tek cümle “Sadece seni sevdiğimi söylemek için aramıştım!” olur. Sonrası upuzun bir sessizlik…
Aradan geçen zaman içinde birbirlerininin kulaklarında sesleri hala kalır. O konuşmaları her ikisi de unutamazlar. Ama hayat tesadüflerle doludur ve Sude ile Mert için planları daha bitmemiştir. Karşılaştıklarında birbirini hiç görmeyen, sadece seslerini duyan Sude ve Mert birbirini tanıyabilecek midir? Aradan geçen üç yıl ilişkilerini nasıl yönlendirecektir? Dahası araya Deniz, Ela, Ceylin, Mira, Kaan ve Batu girince olayın şekli ne olacaktır?
Kitabımızın konusu işte böyle. Okurken zaman zaman kızıyorsunuz zaman zaman da kahkahalarınıza engel olamıyorsunuz. Genelde kitaplarda kalabalık kadro sevmem ama bu kitapta hepsi çok güzel kullanılmış ve çok sevdim. Konusu, karakterleri ve kurgusu ile sevdiklerimden biri oldu. Ancak takıldığım iki detay var ki onları söylemeden geçemeyeceğim. İlk olarak keşke karakterlerin hissettiklerine biraz daha yer verilseymiş. İkinci ise kitaptaki yazım hataları. Okurken harf eksiklikleri ya da yanlış yazım sizi rahatsız etmiyor ancak yayıncı daha özenli bir editöryel çalışma yapmalıydı. Bu kadar basit hataları nasıl gözden kaçırdılar anlamadım!
Ve son olarak kapak!!! Eda Abla’nın kitabının kapağını gördüğümde tam anlamıyla bayıldım. Hem zevkli hem de özenli bir çalışma olmuş. Ellerine emeğine sağlık Selenay :)
Yazarımızın ilk kitabı bu ancak kalemini sevdim ben, devamını bekliyorum. Daha iyi şartlarda yeni kitaplarınla buluşabilmek dileğiyle diyorum zira temmuzdan beri resmen gözümüz yollarda kalmıştı! Yolun açık olsun Eda Abla :)
Mert kendi halinde yaşayan biridir. Biraz utangaç biraz da çekingendir. Birgün tesadüfen eline bir numara geçer ve arayıp aramamakta tereddüt eder. Aramaya karar verdiğinde ise bu kez kararsızlığı konuşup konuşmamakta yaşar. Bir süre sonra çekinliğini atıp konuşmaya başlar. Altı ayın sonunda o numarayı bir kez daha arar ve kurduğu tek cümle “Sadece seni sevdiğimi söylemek için aramıştım!” olur. Sonrası upuzun bir sessizlik…
Aradan geçen zaman içinde birbirlerininin kulaklarında sesleri hala kalır. O konuşmaları her ikisi de unutamazlar. Ama hayat tesadüflerle doludur ve Sude ile Mert için planları daha bitmemiştir. Karşılaştıklarında birbirini hiç görmeyen, sadece seslerini duyan Sude ve Mert birbirini tanıyabilecek midir? Aradan geçen üç yıl ilişkilerini nasıl yönlendirecektir? Dahası araya Deniz, Ela, Ceylin, Mira, Kaan ve Batu girince olayın şekli ne olacaktır?
Kitabımızın konusu işte böyle. Okurken zaman zaman kızıyorsunuz zaman zaman da kahkahalarınıza engel olamıyorsunuz. Genelde kitaplarda kalabalık kadro sevmem ama bu kitapta hepsi çok güzel kullanılmış ve çok sevdim. Konusu, karakterleri ve kurgusu ile sevdiklerimden biri oldu. Ancak takıldığım iki detay var ki onları söylemeden geçemeyeceğim. İlk olarak keşke karakterlerin hissettiklerine biraz daha yer verilseymiş. İkinci ise kitaptaki yazım hataları. Okurken harf eksiklikleri ya da yanlış yazım sizi rahatsız etmiyor ancak yayıncı daha özenli bir editöryel çalışma yapmalıydı. Bu kadar basit hataları nasıl gözden kaçırdılar anlamadım!
Ve son olarak kapak!!! Eda Abla’nın kitabının kapağını gördüğümde tam anlamıyla bayıldım. Hem zevkli hem de özenli bir çalışma olmuş. Ellerine emeğine sağlık Selenay :)
Yazarımızın ilk kitabı bu ancak kalemini sevdim ben, devamını bekliyorum. Daha iyi şartlarda yeni kitaplarınla buluşabilmek dileğiyle diyorum zira temmuzdan beri resmen gözümüz yollarda kalmıştı! Yolun açık olsun Eda Abla :)
Benim puanım;
Çekilişimize katılmak için buyurun;
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder