Yazar Hikayeleri
Turumuzun beşinci gününden herkese merhaba. Şimdiye kadar kitabımızı okuduk yorumladık, alıntılarımızı yaptık, söyleşimizi yaptık ve hatta cast çalışması da yaptık ve şimdi sırada yazarımızın yazdığı diğer hikayelerinde. Keyifli okumalar dilerim :)
1- Neden
Geçmişin gölgesi tekrar üzerine düşen Aylin, hayaletinden kurtulduğunda ya da kendisini öyle avuttuğunda hayatı yeniden tepetaklak olmuştu... Aklı ve kalbi ayrı yollara düştüğünde
karar vermek hayatının en zor kararı olmuştu.
Bir tarafta, ona her şeyini vermiş, deli gibi aşık olan ama sırlarla dolu Sertaç...
Diğer tarafta, kalbindeki en ağır yük olan Anıl...
Aylin için hayat tam bir karmaşaydı... Güneş onun için de doğacak mıydı? Ya da Aylin'in mutluluğu bir başka dünyaya mı kalmıştı?
Okumak için buyurun:)
Hayattan tamamen vazgeçmiş bir adam olan Evren, zil zurna sarhoş yatağına gider. Ve o da ne? Yatağında onu kızıl bir hayal karşılar… Güzel hayal, Evren’in hoşuna gider, birbirlerine sarılırlar…
Evren sabah kıçına yediği tekmeyle gözlerini açar ve neye uğradığını şaşırır… Kızıl hayal birden gerçek olmuştur ve oldukça öfkelidir… Birbirlerinden o anda nefret ederler. Çevrelerini saran bu öfke bulutunun içinde kaybolmuş, yollarını ellerini birbirine kenetleyerek bulacaklarından ikisinin de haberi yoktur.
Ama kader, Pelin ve Evren için sadece güzel şeyler hazırlamamıştır elbette…
BAZEN MUTLULUK İÇİN ZORLU SINAVLARI AŞMAK GEREKİR…
Okumak için buyurun:)
Hayat bazen çok fazla tozpembe gelir insana. Elif’e de öyle geliyordu. Hayallerinde çok şey vardı. Hayat onun için birçok güzel hediye sunmuştu. Mutlu bir kızdı. Güzel bir kızdı. İyi bir kızdı ya da öyle olduğunu sanıyordu.
Ta ki ‘onunla’ tanışana kadar!
Bazı şeyleri öğrenmek için tecrübe etmesi gerektiğini daha sonra öğrendi. Mesela hayatın sandığı gibi bir yer olmadığını. Ya da insanların bildikleri insan olmadıklarını. Kabuğunun dışına çıktığında her söylenen sözün doğru olmadığını da çok geç öğrendi…
O, İYİ BİR KIZDI…
HAYALLERİ VARDI…
Okumak için buyurun:)
KALBİ BUZ TUTMUŞ BİR SAVAŞÇI…
Melanie, hayatına tekrar yön vermek isterken onu zorla bir savaşa sokmak isteyen Hermes tarafından esir alınıyor. Kendisini, savaşçılarını ve çocuklarını kurtarmak için savaşı kabul etmek zorunda. Ama bu onun da planları olmadığı anlamına gelmiyor!
YAKIŞIKLI BİR PRENS…
Ve planlarının içinde yakışıklı, ukala, çekici ve bunu kullanmasını çok iyi başarabilen, sözleri kafa karıştırıcı, alaycı ve gizemli bir prensi de dahil etmek zorunda. Ona ihtiyacı var ve ona ihtiyaç duymaktan nefret ediyor. Buz tuttuğu sandığı kalbinin çatırdamaya başladığını anladığında dehşete düşüyor.
BİRİ ATEŞ, DİĞERİ BUZ…
HANGİSİ SAĞ ÇIKACAK?
Okumak için buyurun:)
Zamanın ne getireceği belli olmaz. Lena da bilmiyordu. Belki de sadece tahmin ediyor ama umursamıyordu.
O, kimse gibi değildi, kimse de onun gibi olamazdı.
İNTİKAM YEMİNİ ETMİŞ BİR GENÇ KIZ...
Tüm kabilesini katlettiklerinde, onu ayakta tutan intikam yeminini yerine getirmek için kimsenin aklına gelmeyecek bir şey yaptı. Yanında sadece tek bir kişi vardı ama o arkasına bir ordu katmak istiyordu.
YAKIŞIKLI BİR KOMUTAN...
Karşısına güçlü, yakışıklı ve nazik komutan Alec çıktığında aklında aşık olmak da yoktu.
Alec'e olan aşkı, onun intikam ateşinin önüne geçecek miydi? Peki ya Alec bu konuda ne düşüyordu?
Lena tam bir karmaşanın içindeydi ve kalbi hangi yönden kırılacağını şaşırmış gibiydi.
Okumak için buyurun:)
6- Av
AŞK İNSANA NELER GETİREBİLİR? BELKİ DE ÇOK ŞEY…
Lilian, aşkı tanıdığını sandığında çok masum, çok saf, çok küçük ve çok kırılgandı. Masumiyetini sorgusuzca aşkına verdiğinde geleceğin onun için siyaha büründüğünü bilemezdi. Bekaretini alan Paulo Smith’i beklerken onun evlilik haberiyle karşılaştığında bir daha asla evlenemeyeceğini kabullenip kendisini halkına adadı.
FAKAT TANRI'NIN ONUN İÇİN FARKLI PLANLARI VARDI...
Babasının onu halkın çıkarları uğruna Delf Bozkırı’nın lideri Iron’la evlendirmek istediğini öğrendiğinde Lilian için yapılabilecek fazla bir şey kalmamıştı. Sanıldığı kadar masum olmadığı anlaşıldığında infazına kararı verildi ve o andan sonra Azrail Lilian’ın gölgesi oldu.
Iron, en iyi savaşçısı ve sadık askeri Rick’i Lilian’ı saklandığı yerden almak için görevlendirdi. Acımasız, soğukkanlı savaşçı Rick, onu bulup Iron’a teslim etmek için yola koyuldu. Fakat ters giden bir şeyler vardı… Lilian, kusursuz denecek kadar güzel, kanını damarlarında donduracak kadar çekiciydi…
KİM AV? KİM AVCI?
Okumak için buyurun:)
Nefret ve aşk arasındaki mesafe ne kadardır?
Kilometrelerce?
Bir adım kadar yakın?
Belki de yoktur ve geçişin hızını sen bile anlayamazsın...
Kim bilir?
Sırılsıklam aşık olan bir kadın…
Tek gecelik ilişkilerin adamı olan bir erkek…
Ve geçirilen tek geceden sonra birbirinden nefret eden
Ya da belki tamamen aşık olan iki insan
***
"Benim mi?"
"Tatlım, bu gece tüm sorularım, ilgim ve bakışlarım sadece sana yönelik. Lütfen artık ‘Ben mi?’…" genç kızın abartılı bir taklidini yaptı. "… diye sorup durma."
Hayat'ın kaşları onun kendisini alaya alması ile hafifçe çatıldı. "Normalde bu kadar aptal değilim."
Mirza, ona şefkatle gülümsedi. "Ne kadar aptalsın?"
Hayat, bir şekilde homurdanmayı başarabildi ve Mirza, kıkırdadı.
"Normalde aptal değilim."
Okumak için buyurun:)
Not: Tüm bilgiler "S.S. Atıcı Okurları" sayfasından alınmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder