Aşkın Naz'lı Hali- Kübra Türker, Okuma Etkinliği- Söyleşi
İlk kez bir söyleşide ne soracağımı bilemedim. İnsan can arkadaşına, toprağına ne soracağını gerçekten bilemiyormuş. Yılları birlikte devirmiş insanlar olduğumuzdan soracağım her sorunun cevabını da biliyordum haliyle. Ben de klasik sorular sordum, sizler de tanıyın diye...
KAKM: Her söyleşinin klasik sorusuyla başlayalım isterim. Kübra Türker kimdir? Bize kendinden bahseder misin?
KT: Her türlü canlılığın doğasını merak eden ve merakına yenilerek bunun tahsilini gören, bol bol dinleyen, az biraz yazan ama ondan daha da çok okuyan, şahsına münhasır, İzmir kaldırımlarına âşıksa da İstanbul karmaşasından vazgeçemeyen, naçizane kelimelerini 'Aşkın Nazlı Hâli' isimli kitabında kâğıt sayfalarına bürüme şansına kavuşan bir yazandır Kübra. Ne kadar kendimi anlatmaktan pek hoşlanmasam da bu ifadeler az biraz beni tanımlayabilir.
KAKM: Klasik sorumuzla başlamışken öyle devam edelim. Yazmaya nasıl başladın? Bir forumda bir grupla birlikte çalışmaya karar verme süreci nasıl gelişti?
KT: Çok garip olacak ama tam olarak kalemimdekileri yazıya aktarmaya başladığımı hatırlayamıyorum. Sanırım her zaman, bir şeyler karalama isteği vardı içimde ve bu istekle sürekli karalamalar yapardım. Çok yakın bir arkadaşıma doğum günü hediyesi olarak, uzunca bir hikâye kaleme aldığımı hatırlıyorum. O, her zaman kalemimi çok sevdiğini söyler ve benden bir şeyler yazmamı isterdi. Sonrasında da birkaç forum deneyimi yaşadım. Ama en önemlisi… Aşkın Nazlı Hâli’nin yazım aşaması oldu. Okuyucularımın bir kısmı bilir; biz başlangıçta bir grup olarak yola çıkmıştık ve tam anlamıyla eğlenmek, güzel paylaşımlarda bulunmaktı amacımız. Ne güzeldir ki o iki güzel insan her daim yanımdaydılar. İki güzel anne, iki koca yürekli kadın, dahası iki nadide dost onlar benim için… Gamze ki kendisi Anaç İnsanım olur, böyle bir konuda yazmalıyız demişti ve her şey öyle başladı. Ece ki o da Yazariçem, ben ve Gamze, başladık bir şeyler karalamaya. Tabii Gamze, konuyu söylediğinde benim kafamda baştan sona bir gidişat oluşmuştu ve bu gidişatta başladık. Sonrasında çok geçmeden ben kalemi onlardan devraldım. Kitaplaşma sürecine girildiğinde de bana ait olmayan birkaç bölüm, benim kelimelerimle tekrar yazıya döküldü.
KAKM: Rengarenk kızlar diye bahsetmek istiyorum sizden ki iyi ki de böyle bir grup kurmuşsunuz. Bu hikayenin kitap olacağını duyduklarında ne tepki verdiler? Ayrıca burada araya girmek isterim, birbirinden yetenekli üç genç kadın onlar. Ece’nin de kitabı çıktı. Sıradaki kitap Gamze’nin olsun lütfennnn :D
KT: İnşallah öyle olur ama Gamze, son noktayı koymamakta kararlı.:D Yoksa biz de çok isteriz. Şimdi bu iki güzel kadın, ikisi birden sözleşmişçesine, ikinci kez anne olmaya hazırlanıyorlar ki sevgili Ece oldu bile ve onlara imrenmemek elde değil. Aşkın Nazlı Hâli’nin kitaplaşmasıyla ilgili yayın evleri ilgilenmeye başladığında gariptir ki onlar bunu zaten biliyor gibiydiler. Sanırım tek şaşıran ben oldum. :D Onlarsa desteklerini hiç esirgemediler.
NOT: Editör burada Gamze'ye mesajını ilettiği için gönül rahatlığıyla diğer soruya geçebilir :D
KAKM: Haftalık bölümler halinde yayımlanan bir hikâyeyi bir bütün haline getirmek zor oldu mu?
KT: Açıkçasını söylemek gerekirse zordu. Senden saklayacak değilim Toprağım. :D Zorluğu şöyle; düzeltirken bazı kısımlarda çok ayrıntıya girdiğini ve bazı olayları tekrar ederek anlattığını fark edebiliyorsun. Bu, okuyucuyu her hafta yayınlarken olaydan kopmaması için iyi olabiliyor; ama kitapta bunlar göze batıyor, düşüncesindeyim ben. Haftalık bölümler halinde yayınlanırken konuda uzamalar da olabiliyor. O güzel yorumlara her hafta her hafta doyamıyorsun ve okuyucunun isteklerini de göz ardı etmeyerek, karakterin mutluluğunu da yazayım, evli mutlu çocuklu hallerinden de mahrum kalmasın okurum, deyip de uzatabiliyorsun. Yani… Ben böyle yapmıştım. Aşkın Nazlı Hâli, en başından kitap düşüncesiyle yazılmaya başlansaydı sanırım ayrıntılardan birazcık arınmış olurdu, sanırım. Ya da… Beni biliyorsun ki kalemime pek dur diyemiyorum. Yine upuzun da olabilirdi. Sen tahmin ediyorsundur az biraz. : )
NOT: Bilmez olur muyum toprağım benimm, ama sen hep yaz. Baktık uzun oldu ben el atarım, içini ferah tut sen :D
KAKM: Aşkın Naz’lı Hali… Bu isim nereden geldi aklınıza?
KT: Malum kadın karakterimizin adı Naz. Kendisi tam anlamıyla adının hakkını veren bir kadın ve öyle bir kadının kalbinde taşıdığı aşkıyla nasıl değiştiğini, aşkın her hâli bir yana nazlı hâlinin nasıl olduğunu okuyoruz kitapta. Aynı zamanda isim annemiz de Gamze’dir. : )
KAKM: Hikayemizin kitaplaşma süreci nasıl gelişti? Neler yaşadın bu süreçte?
KT: Sen de bu süreçte editörüm olarak yanımdaydın, beraber göğüsledik. Sadece editörüm olarak da değil, akıl danıştığım, dostum Toprağım olarak… Oldukça yoğun bir süreç değil miydi sence de? : ) Yoğun ama eğlenceliydi. Belki biraz da bize getireceklerinden habersizce gergin ama çokça heyecanlı.
KAKM: Hikayemizin kitaplaşma süreci nasıl gelişti? Neler yaşadın bu süreçte?
KT: Sen de bu süreçte editörüm olarak yanımdaydın, beraber göğüsledik. Sadece editörüm olarak da değil, akıl danıştığım, dostum Toprağım olarak… Oldukça yoğun bir süreç değil miydi sence de? : ) Yoğun ama eğlenceliydi. Belki biraz da bize getireceklerinden habersizce gergin ama çokça heyecanlı.
NOT: Sana bu hikayenin kitap olması gerektiğini söylediğim ilk andan beri yanında olmak benim için zevkti. Bu süreçte sana destek olabildiysem ne mutlu bana...
KAKM: Yeniden sana dönüyorum ve bize kendini on kelimeyle anlat desem, neler olur onlar?
KT: Kendini anlatmaktan hoşlanmayan bir insanın on kelime seçip de kendini anlatması çok daha zor sanırım. : ) O yüzden bu soruyu pas geçme hakkımı kullanasım var. Ama o on kelimeden ikisi, ayrıntıcı ve zor beğenen olabilir. Diğerini beni tanıyanlara bırakıyorum. ; )
KAKM: Ve gelelim ben her söyleşimin klasik sorusuna hatta sorularına :D Kitabını ilk nerede gördün ve neler hissettin, ayrıca ilk imza kime gitti?
KT: Bu sorunun cevabını en iyi tahmin edebilecek kişisin sen. Çünkü o an tam yanımda duruyordun. : ) Biz İzmir Kitap Fuarı’ndaydık ve tarih 26 Nisan Pazar gününü gösteriyordu. O kadar heyecanlı ve mutluydum ki fuarın girişinde kitaplarımın bulunduğu standa ilerlemeden önce durup tüm stantları gözden geçirdiğimi hatırlıyorum. Sonra sen de benim durduğumu fark edip durmuştun. O an, senin de benim kadar heyecanlı olduğunu fark etmiştim ve bu heyecanı paylaşırcasına sarılmıştık seninle. : ) Kitaplarımı ilk gördüğüm gün de bu güne denk geliyor. İlk imzayı kim aldı, sorusuna gelince… Bu soruyu bilerek mi sordun, merak ediyorum. :D Cevabımsa şaşırtmasa gerek kimseyi. Elbette ki ilk imzamı Şefika’ma, Toprağım’a verdim. Hem de heyecandan ellerim titreyerek.
NOT: O gün yanında olabildiğim için çok mutluyum. Evet ben de çok heyecanlıydım sana çok inanmıştım, çok güvenmiştim. Kaleminden dökülen o sözcüklerin somut halini elime alabilmek benim için değerliydi. Kaldı ki o kitap benim ilk editörlük deneyimimdi. Çıktığımız bu yolda adımları birlikte atıyor olabilmek çok önemliydi.
KAKM: Yeniden sana dönüyorum ve bize kendini on kelimeyle anlat desem, neler olur onlar?
KT: Kendini anlatmaktan hoşlanmayan bir insanın on kelime seçip de kendini anlatması çok daha zor sanırım. : ) O yüzden bu soruyu pas geçme hakkımı kullanasım var. Ama o on kelimeden ikisi, ayrıntıcı ve zor beğenen olabilir. Diğerini beni tanıyanlara bırakıyorum. ; )
KAKM: Ve gelelim ben her söyleşimin klasik sorusuna hatta sorularına :D Kitabını ilk nerede gördün ve neler hissettin, ayrıca ilk imza kime gitti?
KT: Bu sorunun cevabını en iyi tahmin edebilecek kişisin sen. Çünkü o an tam yanımda duruyordun. : ) Biz İzmir Kitap Fuarı’ndaydık ve tarih 26 Nisan Pazar gününü gösteriyordu. O kadar heyecanlı ve mutluydum ki fuarın girişinde kitaplarımın bulunduğu standa ilerlemeden önce durup tüm stantları gözden geçirdiğimi hatırlıyorum. Sonra sen de benim durduğumu fark edip durmuştun. O an, senin de benim kadar heyecanlı olduğunu fark etmiştim ve bu heyecanı paylaşırcasına sarılmıştık seninle. : ) Kitaplarımı ilk gördüğüm gün de bu güne denk geliyor. İlk imzayı kim aldı, sorusuna gelince… Bu soruyu bilerek mi sordun, merak ediyorum. :D Cevabımsa şaşırtmasa gerek kimseyi. Elbette ki ilk imzamı Şefika’ma, Toprağım’a verdim. Hem de heyecandan ellerim titreyerek.
NOT: O gün yanında olabildiğim için çok mutluyum. Evet ben de çok heyecanlıydım sana çok inanmıştım, çok güvenmiştim. Kaleminden dökülen o sözcüklerin somut halini elime alabilmek benim için değerliydi. Kaldı ki o kitap benim ilk editörlük deneyimimdi. Çıktığımız bu yolda adımları birlikte atıyor olabilmek çok önemliydi.
KAKM: Yeni projeler desem? Bundan sonra biz okurları neler bekliyor? Etkinlik kapsamında okuyan her blogger farklı kişileri de olsa mutlaka devam hikâyelerini istedi. En azından kitap olmasa bile online olarak yayımlayacağın birkaç bölüm düşünür müsün?
KT: Bak bu soruda yine bir baskı seziyorum. Sorunun aslı öncesinde, istenen şey kuvvetle desteklenerek soru sorulmuş. : D Devam kitabı… Bilemiyorum. Açıkçası, düşünmemiştim daha önce. Ama neden olmasın diyerek açık bir kapı bırakmayı ihmal etmeyeyim. : ) Ama ek bölümler yazmayı istiyorum. Sanırım online paylaşılacaklar. Yeni projelere gelince… Aşkın Nazlı Hâli’nden daha farklı bir şeyler var aklımda. Sanırım bu kez, romantik komediden ziyade dram ağırlıklı değişik bir çizgide yazmayı istiyorum ve… Yazımına da başladığımı söylememin bir sakıncası yok diye düşünüyorum. ; )
NOT: Nee? Baskı mı? Cık cık cık, bizde olmaz öyle editör baskısı falan :D (Yalandan kim ölmüş :P )
KAKM: Sosyal medya ile aran nasıl desem? Okurların seninle nasıl iletişime geçebilirler?
KT: Sosyal medyayla zaman zaman aram iyi zaman zamansa bir dargın bir barışık. Zamanım oldukça kullanmayı ihmal etmiyorum. Gerek Facebook, Twitter, İnstagram gerekse Wattpad üzerinden benimle iletişime geçebilirler. Elimden geldiğince geri dönüş yapıyorum. : )
https://www.facebook.com/kubra.turker.34
https://twitter.com/KTrker
http://www.wattpad.com/user/KbrATrker
https://instagram.com/askub/
KAKM: Son olarak buradan okurlarına iletmek istediğin mesajın var mı?
KT: Teşekkür etmeliyim en başta. Bu çoğu kişiye klasik ve önemsiz gelebilir ama bunu yapmalıyım. Çünkü okurum bana yaptığı geri dönüşlerle beni ne kadar mutlu ettiğini, duygudan duyguya sürüklediğini, yeri geldiğinde kalemimi etkilediklerini ve ne derece etkili olduklarını bilmeli. Bir kitabın çıkması aslına bakılırsa külfetli olsa da zor değil. Kitabınızın çok satanlar listesinde bir numaraya yerleşmesi ya da sürekli baskılarınızın tükenmesinden ziyade, hiç tanımadığınız bir insanın gelip içtenlikle sizin hayal dünyanızın içinde kaybolduğunu size heyecanla anlatması, sizin emeğinize değer vermesi, size o değeri hissettirerek karşılık vermesi daha önemli. Benim düşüncem şudur. Hepimiz iyi kötü bir şeyler karalıyoruz. Yazıyoruz ve yazanlarız nihayetinde. Bir yazanı yazar yapan okuyucusudur, düşüncesindeyim. Okur size yazar kelimesinin maneviyatını ve ustalığını yüklediği an, işte o zaman değerlidir o kelime. Bu yüzden ben bir kez daha kalemime etkisi olan herkese çok ama çok teşekkür ederim. Hep benimle kalın. Sevgiler. Öpücükler. : - *
KAKM: Sosyal medya ile aran nasıl desem? Okurların seninle nasıl iletişime geçebilirler?
KT: Sosyal medyayla zaman zaman aram iyi zaman zamansa bir dargın bir barışık. Zamanım oldukça kullanmayı ihmal etmiyorum. Gerek Facebook, Twitter, İnstagram gerekse Wattpad üzerinden benimle iletişime geçebilirler. Elimden geldiğince geri dönüş yapıyorum. : )
https://www.facebook.com/kubra.turker.34
https://twitter.com/KTrker
http://www.wattpad.com/user/KbrATrker
https://instagram.com/askub/
KAKM: Son olarak buradan okurlarına iletmek istediğin mesajın var mı?
KT: Teşekkür etmeliyim en başta. Bu çoğu kişiye klasik ve önemsiz gelebilir ama bunu yapmalıyım. Çünkü okurum bana yaptığı geri dönüşlerle beni ne kadar mutlu ettiğini, duygudan duyguya sürüklediğini, yeri geldiğinde kalemimi etkilediklerini ve ne derece etkili olduklarını bilmeli. Bir kitabın çıkması aslına bakılırsa külfetli olsa da zor değil. Kitabınızın çok satanlar listesinde bir numaraya yerleşmesi ya da sürekli baskılarınızın tükenmesinden ziyade, hiç tanımadığınız bir insanın gelip içtenlikle sizin hayal dünyanızın içinde kaybolduğunu size heyecanla anlatması, sizin emeğinize değer vermesi, size o değeri hissettirerek karşılık vermesi daha önemli. Benim düşüncem şudur. Hepimiz iyi kötü bir şeyler karalıyoruz. Yazıyoruz ve yazanlarız nihayetinde. Bir yazanı yazar yapan okuyucusudur, düşüncesindeyim. Okur size yazar kelimesinin maneviyatını ve ustalığını yüklediği an, işte o zaman değerlidir o kelime. Bu yüzden ben bir kez daha kalemime etkisi olan herkese çok ama çok teşekkür ederim. Hep benimle kalın. Sevgiler. Öpücükler. : - *
Editör Notu:
Yazarımmm, canım arkadaşım benim... Yolun açık olsun... Daha nice kitaplarında birlikte olmak dileğiyle. Hem yorumumu yazarken hem de söyleşiyi hazırlarken daha önce bu derece zorlanmamıştım. Ne yazsam yazayım hep eksik bir şeyler kaldı ama ben aklıma geldikçe sana iletirim :D Yazarımız şu anda Kocaeli Kitap Fuarı'nda ve imza günü var. İmzalamaktan kolların yorulsun inşallah canım :))
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder