Melekler Zamanı
Sayfa Sayısı: 554
Ephesus Yayınları
2013
25 tl
Satın almak için tıklayın.
Hafif acılar konuşabilir ama, derin acılar dilsizdir.
Aşk; herkesin yüreğindeki boşluğa göre şekillenen, herkesi farklı bir yerden vuran, herkesi başka bir iman ve ibadetle dolduran, öylesine sınırsız ve öylesine belirsiz bir kavramdı ki.
Aşk bir evrendi. Sonsuzluğun içinde, milyarlarca tür barındıran, kimi ateşten, kimi ışıktan, kimi dumandan, kimi yeşilden, kimi beyazdan, kimi sudan, kimi topraktan...
Milyonlarca farklı yıldız, canlı, cansız ve bilinmezden oluşan evren kadar zengin... Milyonlarca şarkıya, şiire ilham olacak kadar bereketli...
Kimine umut getirecek kadar parlak. Kimini umutsuzluğa mahkûm edecek kadar karanlık. İşte bu kadar değişken, bu kadar tanımsız bir şeydi aşk...
Bir tek, tarafları net ve değişmezdi. Bir "seven" bir de "sevgili..."
Yusuf ve Yesra... İki kardeş...Tek can... Ve onları ayıran babaları... Küçük Yusufu tarikatın emrine gönderirken, gencecik Yesrayı yaşlı tarikat liderine eş olarak verir.
Sonra...
Sonrası mücadeleci Yusufun tarikattan kaçışı ve Barlas oluşu. Hayatı keşfi . Mucizelerin ona getirdiği hayatının melekleri Nesil ve Ekin. İç içe geçmiş, soluk soluğa okunan bir adamın iki hayat mücadelesi. Yesra ve Yusufun yürek burkan, sarsan hikâyesiyle irkilecek, Nesil ve Barlasın aşklarıyla yaşamın ne denli bir mucize olduğuna tanıklık edeceksiniz...
Kitap Yorumu
Türk yazar okumam gibi bir ön yargım olmamasına rağmen gözden kaçırdığım kitaplardan biriymiş Melekler Zamanı. Bir arkadaşım çok beğendiğini söyledi ve ben de epeyce blog ve sayfada kitapla ilgili yorumları okudum. Ağır bir dram olduğunu öğrenmek beni okumaktan vazgeçirdi. Ama bir gün kitapçıda gezerken kendime engel olamayıp aldım. O günden beri de gözümün önünde duruyordu ama okumaya karar vermek kolay olmadı.
Zülfü Livaneli’nin kitabında okuduğum bir söz var “Her insan bedeninin çürüyeceğini bilir ve bundan korkar. Ama çoğu insanın ruhu gövdesinden önce çürür; nedense bundan kimse korkmaz!” Barlas’ın yaşadığı da bunun gibiydi. Ruhu çoktan ölmüş bedenen tükeneceği günü bekliyordu. Yaşamak onun için sadece bir görev ve o da emekli olacağı günün hesabını yapar gibiydi.
Nesil ise aksine hayat dolu bir genç kızdır. Yeşil gözleri, beyaz teniyle hem çok güzel hem de çok çekicidir. Ama o da bir çift kara göze teslim eder kendini. Görür görmez aşık olur o karanlık gözlerin sahibine.
Kalbi paslanmış bir adama yeniden yaşamayı öğretmek oldukça zor bir görevdir. Hatta Barlas’a göre bunun olması imkansızdır. Onun içinde yalnızca kanayan tek bir yarası vardır; Yusuf ve Yesra. Nesil inatçıdır bir o kadar da gururlu! Vazgeçmemekte kararlıdır.
Kalbi pas tutan bir adam yeniden sevebilir mi? Yüreğindeki Yusuf ve Yesra yarası kabuk bağlayabilir mi? Nesil böyle bir adamla mutlu olabilir mi ya da böyle bir adamı mutlu olacağına ikna edebilir mi? Ve de hayatta mucizelere yer var mıdır? İşte bu soruların hepsinin cevabı kitabın içinde.
Kitabın anlatımını sevdim ben. İki zamanla anlatımlar her zaman daha gizemlidir ve bunu seviyorum. Duygular öylesine güzel aktarılmış ki onların acısını yüreğinizde hissettiriyor ve tabii ki isyan ettiriyor. Yok yere çocuklarını feda eden ailelere, her şeye rağmen hala susmaya devam kadınlara!
Oldukça hoş bir kapağı var kitabın, ben çok sevdim. Bir de söylemeden geçemeyeceğim virgül konusunda bol kepçe davranılmış, bu konuda daha cimri olunsaydı da itirazım olmazdı :D
Tavsiye eder miyim bu kitabı, bunu kitabı bitirdiğimden beri düşünüyorum. Eğer konusunu sevdiyseniz mutlaka okuyun derim. Dram benim tarzım değil diyorsanız durmayın, uzaklaşın!!!
Benim puanım;
Papillon baskısından okumanı tavsiye ederdim ben olsaydım. Çünkü Ephesus baskısında epeyce kısaltma, kırpma var. Ama yine de benim de çok keyif alarak okuduğum bir kitaptı. Yazarın ikinci kitabını da tavsiye ederim :)
YanıtlaSilGerçekten hoş bir kitaptı, ben de çok sevdim. Peki diğer kitaptada boyle ağır bir dram var mı?
SilDiğer kitabın konusu çok daha bıçak sırtı; ama sayfa sayısı az. Dram da var, bilmem hoşuna gider mi :)
SilHmmm bir bakmalı ona da o zaman :)
Sil