Pinokyo'nun Rüyası- Selvi Atıcı, Kitap Yorumu (5. Gün)


Sayfa Sayısı: 464
Nemesis Kitap
22 tl
2015

Kitap Tanıtımı

Gecenin karanlığı üzerine en derin koyuluğuyla çöktüğünde Gazel, bir binanın en üst katındaydı. Ve o binadan canlı çıkması imkânsızdı. Hayatta tek bir kez bile olsa, geleceğiyle ilgili bir kararı kendisi verebilmek istedi. Nasıl öleceğini seçebilmek istedi. Onu kovalayan adamlar çoktan o binaya girmiş ve merdivenleri çıkmaya başlamışlardı. Birazdan yakalanacaktı. Ve yine, birilerinin onun adına verdiği kararları uygulamak zorunda kalacaktı. Başkalarının elinde oyuncak olmaktansa, ölmeyi tercih etti. Ve kendini boşluğa bıraktı.

Aynı gece, Ömer'in üzerine de kopkoyu bir karanlıkla çökmüştü. Bütün gün hastalarıyla ilgilenmiş ve ameliyattan ameliyata koşturmuştu. Trafikten kurtulmak için girdiği ara yolda ilerlerken aklından geçen karmakarışık düşünceler, büyük bir gürültü ve sarsıntıyla bölündü. Pat!

Arabasının üzerine bir şey düşmüştü. İlk anda ne olduğunu anlayamadı ama birkaç saniye sonra ön camına doğru uzanan bir kadın eliyle karşı karşıya kaldı. O el Ömer'e, 'beni tut' diye yalvarıyor gibiydi. O eli tuttuğu anda, artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı. Ne Ömer için; ne de Gazel için…


Kitap Yorumu


Yeni turumuzdan herkese merhaba. Bu sefer konuğumuz bildiğiniz üzere Pinokyo’nun Rüyası. Çok mu çok sevdik bu kitabı ne? 

Başınıza yağmur damlası düşer, kar tanesi düşer hatta bahtsız bedevi iseniz dolu bile düşer. Üstünüzü değiştirip saçınızı kuruttuğunuzda tüm etkilerinden kurtulabilirsiniz. Ama tepenize ya kadın düşerse? Şaka yapmıyorum, gayet de ciddiyim hatta :D 

Ömer yoğun geçen nöbet trafiğinden sonra yorgun bir şekilde evine ilerlemektedir. Bir anda tepesine düşen kadınla şaşkına düşse de soluğu hastanede alır. Uzun ve zorlu ameliyat süreci bekler kadını ve kurtulacağı da kesin değildir. Ama azmeder Ömer ve üç ay boyunca deyim yerindeyse başını bekler bu ismini bile bilmediği kadının. 

Peşindeki adamlardan kurtulmak için son çaresi ölmektir Gazel’in. Bir anda kendini bıraktığı boşluktan sonra hastanede açar gözlerini. Ne olduğunu, ne kadar zaman geçtiğini bilemez. Tek derdi peşindeki adamlardan nasıl kurtulacağıdır. 

Genç, yakışıklı ve başarılı bir doktor olan Ömer’in de ilgi alanı kadınlar iken bu kıza karşı zaafının olduğunu fark etmesi uzun sürmez. Aşırı bir korumacı tavırla onu sarıp sarmalarken Gazel için daha önce hiç yaşamadığı kadar güzel başlar. Ancak içinde hep bir korku vardır ve hep bir soru: Ya o adamlar onu bulursa? 

Kalemini de kendini de oldukça çok sevdiğim biri Selvi Atıcı. Bu kitabında da yine kalemini konuşturmuş ve 464 sayfalık bu kitapta yine yeni maceralara, yeni aşklara sürüklemiş bizi. Başladıktan sonra bitene kadar elden düşmeyen bir kitap yazmış yine, kalemine sağlık yazarımm… 

Ömer’i de, Gazel’i de çok sevdim. Kitabın konusunu ve işlenmesini de çok beğendim. Ama en bayıldığım nokta neresi derseniz, Adem’in geçtiği kısımlardı. Seviyorum seni adam diye söylenip durduğum doğrudur. Senin de bir kitabın olsa nasıl güzel olur dediğim bir gerçektir :D 

Benim için oldukça keyifli bir okuma oldu. Dilerim okuyacak olanlar için de öyle olur…

Benim puanım;

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

BLOG DESIGN BY BİR OTAKUNUN DÜNYASI