
Kuma- Şehnaz&Gülşen

Duyuru!!
YOLO Dünyası için Geri Sayım Başladı!
Ulaşımda En Pratik Yol O! sloganı ile yola çıkan ve Uber’in karşılaştığı en güçlü rakip olan girişim YOLO için geri sayım başladı. Dünyada olduğu gibi ülkemizde de yoğun ilgi gören şehir içi, konfor ve kaliteyi birleştiren yolculuklar sağlayan platformlara bir yenisi daha ekleniyor. Kısa süre içinde hayatımızda farklı bir yer edinmeyi hedefleyen girişimin adı YOLO.
YOLO, şehir içinde lüks segment araçlar ile şehir içi VIP taşımacılık hizmeti veren ve sektöre çok iddialı girerek diğer rakiplerine nazaran çok farklı iş modeli ve kazanç vaat eden bir mobil uygulama. Dünyada Uber modeli olarak bilinen mobil uygulamanın Türkiye versiyonu olarak planlanmış olan YOLO, uzun süren Ar-Ge çalışmaları sonucunda ortaya çıkmış.
YOLO’yu dünyadaki benzerlerinden farklı kılan en önemli özellik TR’de hukuksal altyapısının sağlamlığı ve farklı kazanç modelleri. YOLO, hem kullanıcılara, hem de iş ortaklarına sağladığı yeni nesil bir iş modeli ile kısa sürede yola çıkıyor.
YOLO, TEB Holding ve Çolakoğlu Grup Yönetim Kurulu Üyesi Haydar ÇOLAKOĞLU başkanlığındaki güçlü yatırımcı ve yönetim kadrosu ile de dikkat çekiyor. Yönetim kademesindeki 12 kişilik tecrübeli ekibin, 1 yıl süren çalışmaları sonucu ortaya çıkardıkları YOLO, şehir hayatına yeni bir soluk getirmeyi planlıyor.
Ulaşımdaki zorlukları keyif ve konfor ile çok uygun koşullarda sunmayı hedefleyen ekip adına konuşan YOLO Yönetim Kurulu Başkanı Haydar ÇOLAKOĞLU şunları söyledi;
“Günümüzde temel ihtiyaçlarımızdan biri olan şehir içi konforlu seyahatin hızlı, güvenli ve ucuz olarak sağlanabilmesi başlangıç noktamızdı. Bununla birlikte, kayıt dışı kalan birçok seyahatin kayıt altına alınarak vergilendirilmesi, sektörde hukuksal altyapının sağlamlaştırılması yeni düzende yeni normallere alışan bizler için çok önemli. İşlerimize teknolojiyi en verimli şekilde entegre etmek hem kullanıcılarımıza hem de iş ortaklarımıza yüksek kazanç sağlayacaktır.
YOLO yüzde yüz yerli yapım bir uygulamadır. Amaçlarımızdan biriside bu iş modelini hızlı bir şekilde ülke dışında da kullanılan bir marka yapmaktır. YOLO’nun temel felsefesi bundan ibarettir.
Kendi kurucularımızın sağladıkları desteklerin yanında, henüz başlangıç aşamasında iken Los Angeles merkezli bir yatırım şirketinden 16 milyon dolar değerleme ile bir kısım yatırım aldık. Kendileri ile yaptığımız çalışmalar sonucunda da “you only live once” baş harflerinden oluşan YOLO isminde karar kıldık. Bunun yanısıra Los Angeles, San Francisco, Londra ve Zürih merkezli yatırımcı grupları ile de görüşmelerimiz devam etmekte. Bu güç birliği platformu ile hem UBER gibi bir dünya devine rakip olacak, hem de Türkiye’den bir dünya markası çıkartabilmek için çalışacağız.
Başlangıç gününde 300’ün üzerinde araç ile hizmet verecek olan YOLO ile kullanıcılar, tek tuş ile araç çağırabilecek, ulaşım ücretlerini kredi kartları ile ödeyebilecekler. Araçta unuttukları herhangi bir eşyanın güvende olduğunu bilecekler. Yıl sonu hedefimizde 1000’i aşkın araçla hizmet vermek var.
Bu uygulamaların yanısıra yolcularımızı çok özel kampanyalardan da faydalandıracağız. Farklılıklarımız, ilk günden bu ayrıcalıklar ile görülecek. Kasim ayında acilacak beta surumu ile İstanbul`un bazi seckin mekanlarinda yapilacak test surusleri ile hizmete baslayacak olan uygulama üzerinden özellikle tanıtım günlerimizde kayıt yaptıran yolcularımıza 15 Aralık - 4 Ocak tarihleri arasında ücretsiz ulaşım hakları, çeşitli promosyonlar sağlayacağız. Açılışa özel bu kampanya gibi birçok büyük kurumdan da kampanya desteği alan YOLO ile yolculuklarınızın standartları değişecek. YOLO’yu hepinize tavsiye ediyorum. YOLO dünyasına hoş geldiniz.”
GooglePlay ve AppStore dan indireceğiniz uygulama sayesinde YOLO dünyasında siz de yerinizi alın. Detaylı bilgi ve iletişim için www.yolo.com.tr adresinden YOLO’ ya ulaşabilir @yolo_turkiye Instagram adresinden de takip edebilirsiniz.
Bir boomads advertorial içeriğidir.
Düşlerimin Prensi II. Cilt- Buse Gümüş, Kitap Yorumu
Düşlerimin Prensi II. Cilt - Buse Gümüş, Ön Okuma (5. gün)
Düşlerimin Prensi (1. Kitap) - Buse Gümüş, Kitap Yorumu, (3. Gün)
Düşlerimin Prensi- Buse Gümüş, Yazar Söyleşisi
RKBT: Merhaba, öncelikle zaman ayırdığınız için çok teşekkür ederiz. İlk sorumuz Buse Gümüş kimdir? Bize biraz kendinizden bahseder misiniz?
BG: Merhaba. 1993 yılının son günlerinden birinde İstanbul’da doğmuşum. Şimdi 22 yaşındayım ve üniversite son sınıf öğrencisiyim. Fazlasıyla sabırsız bir insanımdır. Buluşma yerine herkesten önce giden kişiyi arayacak olursanız, o kesin benim mesela. Aynı zamanda iflah olmaz bir hayalperestim, yazmayı ve kitap okumayı hobiden çok hayat amacı haline getirmiş biriyim.
RKBT: Sizin takip ettiğiniz yazarlar kimler? Okumak için öncelikli bir tercihiniz var mı?
BG: Türk ve yabancı olmak üzere çok fazla yazar takip ediyorum. En sevdiklerimden biri Nora Roberts’tır. Okumak için bir tercihim var elbette, içinde aşk olması ve mutsuz sonla bitmemesi. Konu beni içine çekerse kitabın türü çok da önemi değil, genelde her tarz kitap okuyorum.
RKBT: Yazmaya nasıl başladınız ve yazdıklarınızın kitap olma süreci nasıl işledi?
BG: Çoğu kişinin aksine benim komik sayılabilecek bir başlangıcım var. On beş yaşındayken okuduğum fantastik bir kitap için, “Ben bundan daha iyisini yazarım,” diyerek elime kalemi aldım ve ilk kurgumu kağıtlara aktardım. Günün birinde, üçleme olarak planladığım fantastik romanımı da okurlara sunmak istiyorum ama şimdilik uzak hayallerimden bir tanesi bu. Düşlerimin Prensi serisi ise 2012 yılında bir hikaye forum sitesini keşfetmemle ortaya çıktı, uzun soluklu bir hikaye oldu ve paylaştığım ortamlarda sevilip beğenilmesi beni inanılmaz mutlu etti. Kitap sürecinde birçok yayıneviyle görüştüm ve sonucunda Nemesis Kitap’la anlaştım. Yayınevimle birlikte Düşlerimin Prensi serisini kitapseverlerin beğenisine sunduk. Basılı kitaplarımın olması hala rüya gibi geliyor.
RKBT: Yazdıklarınızı ilk önce kimle paylaşıyorsunuz?
BG: İlk yazdığım fantastik kurguyu sadece birkaç kişi okudu. Sosyal ortamlarda hikaye paylaşmaya başladıktan sonra ise çok sayıda okuyucuya ulaştım. Genelde yazdıklarımı önce arkadaşım Burcu’ya yolluyorum, sonra da okuyucularla buluşturuyorum.
RKBT: Yazmak için tercih ettiğiniz bir zaman dilimi ve mekân var mı? Yoksa ilham perileri
BG: Ziyarete bağlı olarak gelişiyor. Genelde akşamları evdeyken yazıyorum ama bazen önümde bilgisayarım saatlerce açık kalsa dahi tek kelime yazamadığım anlar oluyor, bazen ise gündüz dersin ortasında aklımda sahneler beliriyor ve ben, anlatılan dersi unutup aklımdakileri kağıda geçiriyorum.
RKBT: İşlediğiniz konuları ve karakterleri neye göre belirliyorsunuz?
BG: Hiç oturup da şunu yazayım demişliğim yoktur. Bir anda aklıma bir sahne geliyor, oradan yola çıkarak kurguyu oluşturuyorum, tanıtımı yazıyorum ve kurgunun tamamı aklımda şekilleniyor. Yazmaya başladığımda hikayenin başı, ortası ve sonu belli oluyor zaten. Aradaki olaylar, konuşmalar vs. kurguya bağlı olarak yazdıkça ortaya çıkıyor. Karakterler de kurgu gibi aklımda bir anda şekilleniyor ama tabii onların özelliklerini yazmaya başladıktan sonra değiştirdiğim de oluyor.
RKBT: Kitabınızı elinize aldığınızda ve ilk imza gününüzde neler hissettiniz? Ve tabii ilk imza kime gitti?
BG: İlk kitabımı elime almak fuarda nasip oldu. O anı anlatacak yeterli sayıda kelime yok bana göre. Yıllarca yazdıktan sonra, en büyük hayalinizi ellerinizin arasında tuttuğunuzu düşünebiliyor musunuz? Muhteşem bir duygu, anlatılamaz yaşanır derler ya işte tam olarak böyle bir şey. Yaklaşık sekiz yıl önce yazmaya başladım ve o zamanlar, bugünleri yaşayacağımı düşünemiyordum. Hayaller gerçek olduğu anda inanması zor oluyor. İlk imza günüm ise çok bulanık :D Heyecandan ellerim titriyordu, imza atarken ne yazacağımı bilememiştim mesela ama her şeye rağmen harikaydı. İlk imza annemin oldu.
RKBT: Düşlerimin Prensi’ne gelecek olursak, efendim bu Mert ve benzerlerini nerelerde bulabiliyoruz? Malum her eve lazım kendisi de :D
BG: Mert’in benzerini ne yazık ki bulamıyoruz :D Şaka bir yana, Mert gibi bir karakteri hayal ederken keşke gerçek hayatta da olsa diye düşünüyordum. Mert, benim gözümde her genç kızın hayal ettiği kadar mükemmel ama aynı zamanda mükemmel olamayacak kadar gerçekçiydi. Çok fazla sevdi, aşkı için pek çok kez fedakarlıkta bulundu ve hata yaptığı zamanlar oldu. Onu, Mert Demiroğlu yapan da bütün bunların bir arada olmasıydı.
RKBT: Yeni çalışmalarınızı sorsak bir de? Mesela Gizem ve Rüzgar ikilisi için beklemeye geçebilir miyiz?
BG: Aklımda birçok fikir var ama hepsini aynı anda uygulamaya koyamıyorum. Mert’in bakış açısından gelecek olan kitap, çok sevilen bir hikayem, Düşlerimin Prensi’nde yer alan karakterimiz Aslı’nın SIR olarak saklanan hikayesi ve henüz kimseyle paylaşmadığım diğer kurgularım sırayla gelecek diye umuyorum. Gizem ve Rüzgar’ı Düşlerimin Prensi’nde çok detaylı olmasa da misafir ettik, şu ana dek onlar için ayrı bir kitap düşünmedim, okuyucular çok isterse günün birinde gelebilir ama henüz gündemde öyle bir şey yok.
RKBT: Sosyal medyayla aranız nasıl? Okurlarınız size nasıl ulaşabilir?
BG: Sosyal medyayı çok yoğun kullanıyorum. Okurlarımın bana ulaşabileceği adresler ise:
Facebook sayfası: Buse Gümüş
Facebook grubu: Buse Gümüş’ün Kaleminden
İnstagram ve Twitter: busevgumus
RKBT: Son olarak okurlarınıza ne söylemek istersiniz?
BG: Onları çok sevdiğimi söylemek isterim. Yanımda oldukları, beni destekledikleri ve yazdıklarımı okudukları için onlara teşekkür ediyorum.